Uzun bir aradan sonra yazıyorum günceme bir kez daha; tıpkı vakdi zamanında Özdemir İnce'nin dediği gibi yazmanın faydası olmadığını bilerek. Aklını yitirmiş bir toplumun, düpedüz kafasında kurguladığı hayalleri gerçek sanan (ing. delusional) reislerinin peşinde uçuruma doğru dörtnala gidişini izliyor yorgun gözlerim. Freni patlamış kamyonda, kendisini lastik top sanan yumurtalara bakıyorum; her sarsıntıda değil artık birkaçı, yüzlerle binlerle kırılıyor ama yılmıyorlar, daha hızlı diyorlar, tıpkı inançları gibi çölleştirdikleri memleketi bir uçtan diğer uca katederken.
Hüzünleniyorum. Keşke imkanım olsa diyebilsem ben de:
Şiş kebap çok güzel, yine gelecek ben.
Keşke diyebilsem içimden, "Nah gelirim bir daha!" diye.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder